Yazarlık


Kimileri yaşadıklarını yazarmış kimisi yaşamak istediklerini, kimileri de yazının şahitliği ellerinden tutsun istermiş sendelediklerinde. Hem bir rençber teri değil midir yazı, alınlardan toprağa dökülüp nasılsa bir gün bir yerde yeşerip tarihin en ücra köşelerine hoş kokular salacak. Çünkü yazar yazdıkça ölümsüzleşir. Tasavvurdan kelimelere dökülünce yazı, can olur düştüğü yerde. Okuyucunun ilk görevi de burada başlar zaten, bakışlarından yüreklerine düşen kelimenin şahitleridir onlar da, hem de taşıyıcısı...
"Mehmet DEVECİ"


1 Eylül 2013 Pazar

"-ci" Olmak


      İnsanların kendilerini anlatmak, tanıtmak için kullandığı bir ek olarak karşımıza çıkıyor bu süslü harfler. Ne içerdiğini belkide çok sınırlı sayıda kişinin düşünüp, merak ettiği bir kelime... "-cı" Hayatımızın belkide içine çok fazlaca girmiş bir ek. Şimdi bu ek bize neler çağrıştırıyor bir bakalım:
-Bir işyerinin sattığı nesneyi belirtir. Örn. Ekmek-ci-, çorba-cı-, bilgisayar-cı- vs.
-Bir bireyin bağlı olduğu ideolojiyi ve düşünceyi belirtir. Örn. AKP-ci-, CHP-ci-, MHP-ci-, sol-cu-, sağ-cı-, PKK-cı-, cemaat-ci vs.

Biz bu iki bağlamdaki anlamını biraz toplumsal boyuta indirgeyelim:

      Toplumumuz, maalesef kendisinden olmayanı kötülemekte sınır tanımıyor. İslami toplumda ise bu artık bir tabu haline gelmiş durumda. İslami bir cemaat,oluşum,topluluk ve en basit bir birey bile kendi görüşünde olmayan bir düşünceye karşı saldırı almış durumda. Birleştirici unsurlar arka plana atılmış, bardağın dolu tarafı da dökülmüş gitmiş. İslami toplumun aksine gayrimüslim toplum ise bunu yeterince aktif bir şekilde kullanıyor. Dünyanın neresine bakarsak bakalım zulüm gören hep müslüman. Batı artık bu yeni politikasıyla savaşlarda aktif olarakta yer almıyor. Müslümanların ayırıcı özelliklerini kullanarak birbirine düşürüyor ve çok az bir maliyetle rakiplerini alt ediyor, zayıflatıyor...

      Peki bu ek neden sadece ayırt edicilik anlamında değilde, bölücülük anlamında kullanılıyor? Bir topluluk neden diğerini kabullenemiyor? Neden birbirimizin iyi yönlerini değilde hep eksikliklerini görüyoruz ve bunu düzeltmek yerine bu eksiğin üzerine gidiyoruz? Neden bardağın dolu tarafıyla haşır neşir olmuyoruz da, boş tarafını konuşup konuşup duruyoruz? Peki neden müslümanca bir duruş sergileyemiyoruz? Bakalım Kur'an bizden neyi istiyor: Al-i İmran sûresi 103. ayeti: "Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın..."

      Peki Müslüman tüm bu olanlara karşı nasıl davranmalı? Müslümanca bir duruş nasıl olmalı?

      Modern (!) dünyada müslüman artık birbiriyle ayırıcı unsurları değilde, birleştirici unsurlarını farketmeli. Müslüman olmayana tanınan tolerans artık müslüman kardeşime de gösterilmeli.Cemaatler gayrimüslimlere uyguladığı hoşgörü ve yakınlaşmayı müslümanlardan da esirgememeli. Herkes birşeylerden fedakârlık etmeli. Ayırıcı unsur olmaktan vazgeçmeli ve toplayıcı, birleştirici bir özellik taşımalı. Belkide en muhteşem tavsiyeyi Allah bize zaten bildirmiş... Haydi hep beraber Allah'ın ipine sımsıkı sarılalım.

24 Aralık 2012 Pazartesi

Hurafecileştiremediklerimizdenmisiniz?


Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla Başlarım...


      Geleneksel İslam'ın bir ürünü olan hurafecilik İslam toplumlarında maalesef yaygın olarak görülüyor. İnsanları salt İslam'dan uzaklaştırarak, gitgide hurafe merkezli bir dine yaklaşıyorlar. İslam, küçük yaştaki Müslümanlara atalarımız/ailemiz tarafından verilmeye çalışılıyor. Kur'an öğretiliyor ama Arapça... Müslüman kardeşimiz bir ayeti kavrayıpda bu ayeti yaşamına uygulayamıyor ki, anlamıyor... Vahiy yüreklere küçük yaşlarda işlenemiyor.

      Toplumda uydurulan hurafeler gün geçdikçe daha da artıyor. Zaten Kur'an'da yazanlardan habersiz olan toplum, hurafelere meylediyor, bir bakıma bu yolla kendini rahatlatıyor. Fakat farkında değil ki kendisini kandırıyor... Asıl işin ilginç tarafı ise bu hurafelerin bazıları insanları küfre götürecek kadar tehlikeli olabilmesidir, yani kaş yapayım derken göz çıkarmak gibi bir şey oluyor... Peki insanlar bu hurafeleri neden sorgusuz/sualsiz kabul ediyorlar? İnsanların çoğu yeni nesillere farkında olmadan aşılıyor hurafeleri? Ve neden vahiy yüreklere dokunamıyor...

      Hurafecilik kültürünün bu kadar gelişmesinde en önemli etken Kur'an'ın anlamının ve değerlerinin arka plana atılıp, vahiyin yaşamlara işlenememesidir. Birçoğumuz yazın camilerdeki Kur'an kurslarına gitmişizdir, peki soruyorum camilerde neden sadece Kur'an'ın arapça okunuşu öğretiliyor, ve soruyorum o verilen kurs senin hayatında bir dönüm noktası oluşturdu mu? Eğer oluşturmamışsa sorun var demektir ve belkide o sorun senin vahiyi anlayamamadan kaynaklanmaktadır. Ve her Müslüman bundan sorumludur. Elinizi taşın altına koyabilmeniz dileğiyle...


Selamun Aleykum...


Seçme Hurafeler:
1-Cuma günü ezan okuyan müezzine minareden baş örtüsü sallattırırsa, kısmetin açılacağına inanılır.
2-Dişi ağrıyan birisinin mezar taşını ısrıp sonrada arkasına bakmadan evine giderse ağrının kesileceğine inanmak.
3-Cuma gecesi ev temizlemenin, cumartesi günü de çamaşır yıkamanın uğursuzluk getireceğine inanılır.
4-Biri yolculuğa çıkarken arkasından aynaya su serpilirse bela uğramazmış... vs. vs.

19 Aralık 2012 Çarşamba

Düşün/Sorgula

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla başlarım...

      Geçenlerde bir kısa video izledim, eğitim sistemi üzerineydi. Kısaydı 7 dakikalıktı ama o 7 dakikaya gerçekten önemli şeyler sığdırmışlardı. Eğitim sistemini düşünmeyeceksin/sorgulamayacaksın kalıbıyla yıllarca belirli bilgiler öğrenciye ezberletildi, öğretildi demiyorum ezberletildi çünkü ezberci sistem diye bir şey geliştirildi ve bu bir gelenek halini aldı, öğrenci buna mecbur bırakıldı. Üniversite 2. sınıf öğrencisi olan ben okula devamsızlık sorunu yüzünden gidiyorsam bu işte sıkıntı var demektir. Derslerdede durum farklı değil hoca kitaptan okuyor öğrenciler not alıyor... Fakat hocalar diyorki ezberlemeyin, unutursunuz... Sınavlarda ise kitaptaki tanımın aynısını yazın diyor. Peki soruyorum benim ne düşündüğüm önemli değil mi? Benim tanımın aynısını yazmam ancak ezberlemekle mümkün hoca bunu bilmiyor mu? Bu konu toplumda gerçekten bir sorundur ve üzerinde durulmazsa çözüleceğe benzemiyor... Sayın Hocalarımız sizi toplumsal hassasiyete çağırıyorum. Bir slogan olması temennisiyle "Düşün/Sorgula"
Not: Video aşağıda mevcuttur.